Feeds RSS
Feeds RSS

28 Şubat 2010 Pazar

Yezidilik ve İnançları



Yandaki sembolde sol tarafta yer alan
Bunun ötesinde sembol etrafındaki çivi yazılarının çözümlenmesi, bu inanç hakkında daha ayrıntılı bilgilenime yol açabilir.

Şimdiden şurası açıktir ki, bu inançta yer alan 'marul yeme yasağı', 'fasulye yeme yasağı','tükürmeme yasağı', akado-sammaru kayıtlarında erken dönemlerde karşılaştığımız motifleri olduğu gibi yansıtmaktadır.

Tam da onun bu tarihsel eskiliği, şimdiki 'gizliliğinin', az bilinmesinin de, bir yönüyle, açıklamasını vermektedir. Eski dinler, eski toplumun yapısına uygundular ve o dönemin insan kurban sunum ve tüketimi ile çok iç-içe idiler. Kendini, giderek bunlardan arınan insan toplumunun gelişimine uyduramayan, bir dizi eski gerçek edimi, sembolizm vb. yolla aşamayan dinler, ötekiler karşısında gizliliğe, içe kapanmaya bir bakıma zorunlu kalırlar. Eski tür ilişkileri, eski dar toplum birimi içinde sürdürmeye çalışmanın sonucudur bunlar.

Yezidilik inancının eski kökenleri, özellikle yaratılış anlatımında da kendini gösteriyor. Ta'us Melek'in Azazil, veya başka kayıtlardaki haliyle Azaziel ile eşitlenmesi; Adem'e, 'ağacın meyvesinden' yeme önerisini getirenin Ta'us melek olarak tanıtımı, bu inanç topluluğunun kökenlerini, 'ateş/gökten yaratılmış ilk insan" Set (islamda Şeytan, hıristiyanlikta Satan) erken bağlantılarına kadar taşımaktadır.

Aşağıdaki yazılara, yorumlardan çok bilgi aktarım yönüyle yaklaşmakta yarar var. Akado-Sammaru kaynaklı dini inançların karşılastırmalı incelemesi içinde, Yezidiliğin yerini tam olarak saptama olanağı bulunuyor.

Gerçekte bu duanın nedeni Yezidilerce Tanrı (Melek Tavus)'nın, "Ay ve karanlığın", ve "Güneş ve aydınlığın" efendisi olarak kabul edilmesidir. Yezidi duaları dört tanedir. Bunlar ;
1. Sabah duası,
2. Evger duası: Bu da sabahları okunur,
3. Güneş batışı duası: Buna güneş duası da denir.
4. Akşam duası: Buna şahadet duası da denir. Yatağa yatınca okunur. Bu dua Melek Tavus'a yapılıp yedi meleğe hitap edilir.

Makas Eller


Dün izlediğim makas eller filmini çok beğendim ve bunun tim burton filmi olduğunu öğrendim.
Başrolü tim burtonun vazgeçilmez oyuncularından jonny depp oynuyo.

Edward Scissorhands

Hikâye rengarenk Amerikan banliyösüne geniş bir tepeden bakan gizemli bir şato da yaşayan
Edward adındaki utangaç ve garip bir çocuk ve Banliyöde yaşayan , kozmetik temsilcisi Peg Boggs etrafında örülür.
Klasik Amerikan ailesi kültürünü temsil eden bayan Peg'in bakış açısından ellerine makaslar adapte etmiş bir gencin (Johnny Depp) görünümü anlatılır.
Dünya çapında 78 milyon dolarlık hasılata ulaşan yapım, eleştirmenler tarafından Burton'ın en kişisel filmi olarak değerlendirilmektedir.
Johnny Depp ve Winona Ryder'in kişiliklerini ortaya koydukları duygusal bir yapımdır.

ÖZET

Film küçük bir kızın büyük annesine karın nasıl yağdığını sormasıyla başlar.Yaşlı kadın Edward'ın hikâyesini anlatmaya başlar...Bir mucit Edward'ı buluşunun bir parçası olarak yarattıktan sonra ona can vermek ister ne yazık ki ellerini tamamlayamadan önce mucit ölür.Sonsuza kadar tek başına kalmaya mahkum olan Edward'ın hayatı Peg Boggs (avon satış elemanı) ile tanışınca değişir. Peg onu evine götürür kıyafetler verir, o ve ailesi ile yaşamasına izin verir.Bir süre sonra Edward Peg'İn kızı Kim'den hoşlanmaya başlar.Bu yüzden sürekli Kim'in sevgilisi ile sorunlar yaşar.Hayatını insanların saçlarını keserek ve komşuların bahçelerindeki çalılara şekil vererek geçiren Edward'ın, Kim'in sevgilisi yüznden başı derde girer.Artık tüm komşular ona sırt çevirmiş ve tek bir hatasını beklemekteydiler.Yılbaşı gecesi Edward büyük bir buz kütlesine şekil verirken etrafa saçılan buz parçaları kar yağıyormuşçasına etrafa dağılıyordu.Kim bu manzarayı izlerken Edward yanlışlıkla Kim'İn eline zarar verir.bu fırsatı kaçırmayan Kim'in sevgilisi olayı büyüterek insanları gaza getirir herkes Edward'ın oradan ayrılmasını ister sadece Peg'in ailesi Edward'ın tarafındadır.Polis insanların Edward'ı şikayet etmesi üzerine gelince, Edward ilk başta mucit ile yaşadığı kocaman ve gotik bir teması olan köşke geri döner.Kim de onun peşinden gider ve onu sevdiğini itiraf eder bu ânı Kim'in sevgilisi Edward'a saldırarak bozar.Kim'e de zarar vermesinden sonra Edward o kadar sinirlenir ki ufak ve hızlı bir hareketle Kim'İn sevgilisini öldürür.İnsanların köşke doğru ilerlemesi üzerine Kim, evde bulduğu bir makas el alıp köşkün bahçesine iner ve yedek makas eli göstererek Edward'ın öldüğünü ,üstüne çatı düştüğünü eski sevgilisiyle birbirlerini öldürdüklerini söyler.İnsanlar için artık konunun merak edilir hiç bir yanı kalmamıştır, bu yüzden evlerine dönerler.Kim Edward'ı yalnız bırakıp hayatına devam etmiştir. Onun dışında kimse Edward'ın yaşadığını bilmemktedir.Film birden başa dönerek küçük kız ve büyük annesini gösterir.Yaşlı kadın Kim'in kendisi olduğunu belirten bir konuşma yapar ve Edward'ın hâlâ yaşamakta olduğunu belirtir .Pencerede yağan kar gözüktükten sonra hâlâ köşkte yaşan Edward gözükür ve köşkte (sokağın en yüksek yeri) şekillendirdiği buz kütlesi yüzünden bütün sokağa kar yağmaktadır.Kçük kız büyük annesine yani Kim'e neden onu ziyaret etmediğini sorunca da onu her zaman gençliğindeki gibi hatırlamasını istediğini söyler.

"Makas Eller" izlerken bana Frankenstein ı hatırlattı.Toplum içindeki yozlaşmanın ikiyüzlülüğün anlatıldığı hüzünlü bir masal.Masalsı yönüyle insanı düşündürüyo diyebilirim.Johnny Depp'in canlandırdığı Edward, yaratıcısı ölünce bir başına kaldığı şatodan, yakındaki banliyö kasabasına geçiş yapıyor. Parmaklarının yerinde makaslar olan Edward, farklılığı nedeniyle komşuların çeşitli tepkileriyle karşılaşıyor. Sömürmeye yönelik bu tepkiler, bir linç girişiminin önünü açıyor. Burton'ın bu filminde Amerikan orta sınıfının tutuculuğuna, farklı olanı dışlamaya yönelik güdüsüne eleştirel bir bakış getirmiş.Filmin imdb puanı: 7.7 İzlenilesi bir film hatta izlemenizi şiddetle tavsiye ederim

27 Şubat 2010 Cumartesi

En iyi 10 Yaratılış Miti

Mitolojiye karşı hep ilgili olmuşumdur bu yüzden araştırdığım ve öğrendiğim şeyleri sizlerle paylaşmaya karar verdim...

ntvmsnbc arşivini gezerken gözüme bu haber takıldı sizler için ekliyorum:

İSTANBUL - Livescience.com adlı internet sitesi ‘En iyi 10’ başlığı altında yaratılış mitlerini araştırdı.

10) Nors Mitolojisi


Geniş omuzlu, adeleli tanrıları ve balık etli tanrıçalarıyla İskandinav ve Germen kavimlerinin eski Nors dini, kesinlikle çok ilginç bir yaratılış miti. Norse bilimine göre Dünya (Midgard) var olmadan önce, ateş kılıcını kullanan Surt tarafından korunan korla kaplı Muspell; büyük bir boşluk olan Ginnunagagap ve buzlarla kaplı Niflheim vardı. Niflheim’ın soğuğu Muspell’in alevlerine dokunduğunda buzların çözülmesiyle dev Ymir ve büyük inek Audhumla ortaya çıktı. Sonra, inek, tanrı Bor ve karısını yalayarak hayata döndürdü. Çift’in Buri adlı bir çocuğu oldu. Buri’nin ise üç oğlu oldu: Odin, Vili ve Ve. Oğullar kalkıp Ymir’i öldürdü. Ymir’in etinden Dünya; kemiklerinden dağlar; saçından ağaçlar; kanından ise nehir ve denizler yaratıldı. Ymir’in içi oyulmuş kafatasından tanrılar yıldızlı cenneti yarattı.

9) Perslerin dini, Zoroastrianizm


Pers bölgesinin Bundahişn’i, tanrı Ahura Mazda tarafından yaratılan dünyayı anlatıyor. Dağ Alburz, gökyüzüne değene kadar 800 yıl büyüdü. Göğe dokunduğu noktadan yağmur yağmaya başlayınca Vourukaşa denizi ve iyi büyük nehir meydana geldi. İlk hayvan olan beyaz bir boğa Veh Rod nehrinin kenarında yaşıyordu fakat kötü ruh Angra Mainyu onu öldürdü. Boğanın spermleri aya taşındı ve birçok hayvan ve bitki yaratıldı. Nehrin diğer kıyısında güneş gibi parlayan ilk adam Gayomard yaşıyordu. Angra Mainyu onu da öldürdü. Güneş, spermlerini 40 yıl arıttı ve onlardan revent bitkisi filizlendi. Bu bitki ilk ölümlüler Maşya ve Maşyanag’a dönüştü. Angra Mainyu, onları öldürmek yerine kendine tapmaları için kandırdı. 50 yıl sonra ikiz çocuk dünyaya getirdiler ama günahlarının borcu olarak çocukları yediler. Uzun bir zaman sonra yine ikiz çocukları dünyaya geldi; onlardan da bütün insanlar (özellikle de Persler) meydana geldi.

8) Babil’in nehirlerinin kıyısında


Babil yaratılış miti Enuma Elish, su tanrıları Apsu ve Tiamat ile başlar ve daha genç Ea ve erkek kardeşleri gibi birçok tanrının yaratılışını anlatır. Fakat bu genç tanrılar o kadar çok gürültü yapar ki Apsu ve Tiamat uyuyamazlar. Apsu onları öldürme planları yapar ama Ea hızlı davranıp Apsu’yu öldürür. Tiamat öç almak için aralarında çılgın köpek ve akrep adamın da bulunduğu birçok canavar yaratır. Ea ve tanrıça Damkina kendilerini koruması için , dört gözü, dört kulağı olan dev tanrı Marduk’u yaratır. Marduk, Tiamat ile dövüşürken rüzgarları silah olarak kullanır ve Tiamat’ın boğazına kötü bir rüzgar fırlatır; sonra da kalbine ok saplayarak öldürür. Marduk, Tiamati’nin vücudunu ortadan ikiye böler ve yeri ve gökleri yaratmak için kullanır. Daha sonra tarım gibi tanrıların yapmak istemediği işleri yapmaları için insanı yaratır.

7) Eski Mısır ruhları


Eski Mısırlıların birçok yaratılış miti vardı. Herşey Nu’nun kıvrılarak dönen çılgın suyuyla başlar. Atum önce kendini yaratır sonra da bir dağı. Yoksa duracağı bir yer olmazdı. Atum’un cinsiyeti yoktur ve herşeyi gören bir göze sahiptir. Atum, bir oğul sıçratır. Bu hava tanrısı Shu’dur. Atum sonra bir kız kusar. Bu da nem ve bulutların tanrıçası Tefnut’tur. İkisinin görevi kargaşadan düzen yaratmaktır. Shu ve Tefnut, dünya Geb ve gök Nut’a can verir. Başlangıçta ikisi de birbinine sarmalanmış olsa da Geb Nut’u yukarıya kaldırır. Yavaş yavaş dünyada düzen hüküm sürmeye başlar ama Shu ve Tefnut geri kalan karanlıkta kaybolur. Atum herşeyi gören gözünü çıkarır ve onları aramaya yollar. Shu ve Tefnut gözün sayesinde geri döndüğünde Atum sevinçten ağlar. Gözyaşlarının dünyaya değdiği yerde insan meydana gelir.

6) Aztekler


Azteklerin anası Coatlicue, insan kalp ve ellerinden kolyesi ve yılanlarda eteğiyle çok ürkütücü. Hikayeye göre, Coatlicue obsidiyen bir bıçak tarafından hamile bırakılıyor ve ay tanrıçası olan Coyolxauhqui’yi ve güney semalarında yıldız olacak 400 erkek çocuğu dünyaya getiriyor. Daha sonra, gökten türlerden yapılmış bir top düşüyor. Bunu bulup kemerine bağlayan Coatlicue yine hamile kalıyor. Coyolxauhqui ve kardeşleri, çocuğun kimden olduğunu bilmedikleri için çok şaşırıp kızıyor. Fakat Coatlique’nin karnındaki savaş ve güneş tanrısı Huitzilopochtli annesinin rahminden tamamen büyümüş ve silahlı bir halde çıkıyor. Huitzilopochtli Coyolxauhqui’yi ateşten bir yılan yardımıyla öldürüp kafasını gökyüzüne fırlatıyor. Coyolxauhqui orada aya dönüşüyor.

5) Orta Krallık Çin


Karşıt güçler yin ve yang’ı içeren bir kozmik yumurta zamansız boşlukta yüzer. Bir kuluçka süresinden sonra ilk varlık olan Pan-gu ortaya çıkar. Yumurtanın ağır kısım yin aşağıya çökerek toprağı oluştururken hafif kısım yang ise yukarı çıkıp havayı meydana getirir. Kısımların yeniden oluşmasından korkan Pan-gu dünyanın üzerinde durup göğü havaya kaldırır. 18 bin yıl boyunca her gün 300cm büyüyerek gökyüzünü de genişletir. Görevi sona erince de ölür. Vücudunun parçaları evrendeki cisimlere dönüşür. Bazıları üzerindeki bitlerin insana dönüştüğünü söyler. Fakat bir başka açıklama da mevcut. Tanrıça Nuwa yalnızdır ve Sarı Nehir’deki çamurdan erkeği yaratır. İlk insanlar onu çok neşelendirir fakat insan yapmak uzun sürer. Bu yüzden dünyaya toprak zerreleri atar ve bu zerreler insan olur. Bu acelece yapılan insanlar halkı oluştururken ilk yaptıkları asilleri oluşturur.

4) Ada ülkesi Japonya


Tanrılar iki ilahi kardeş yarattılar: eski bir okyanusun üzerinde yüzen bir köprüde duran erkek kardeş İzanagi ve kız kardeş İzanami. İzinagi ve İzinami ilk adaya çıktılar ve orada evlendiler. Çiftin dört sakat çocuğu oldu. Tanrılar bunu protokolün ihlal edilmesine yordular. Evlilik ritüelinde ilk İzanami konuştu. Evlilik törenin doğru bir şekilde tekrarlayan çift ilişkiye girdi ve Japonya adası ile diğer tanrı ve tanrıçaları yarattılar. Fakat İzanami, ateş tanrısı Kagutsuchi-no-Kami’nin doğumunda öldü. Çok üzülen İzanagi onu ölülerin bölgesi Yomi’ye kadar takip etti. İzanagi İzanami’nin çürüyen bedenini gördüğünde çok korktu ve kaçtı. Öfkelenen İzanami diğer korkunç kadınlarla birlikte onun peşine düştü. Yomi’nin girişinden kaçan İzanagi girişi kayayla kapattı. Böylece ölümü yaşamdan sonsuza kadar ayırmış oldu.

3) Hint Kozmolojisinin Brahma’yla randevusu


Hint kozmolojisi birçok yaratılış miti içeriyor ve yüzyıllar boyunca asıl oyuncular sürekli değişiyor. En eski Vedik metninde Rig Veda, Puruşa adında bin kafalı, gözlü ve ayaklı bir devi anlatıyor. Pruşa parmaklarıyla dünyayı sarıyor. Tanrılar Pruşa’yı kurban edince vücudu yağ üretiyor. Bu yağdan hayvanlar doğuyor. Vücudunun parçaları dünyanın elementlerine ve Agni, Vayu ve İndra tanrıçarına dönüşüyor. Aynı zamanda Hindu toplumunun dört kastı Pruşa’nın bedeninden var oluyor: rahipler, savaşçılar, halk ve hizmetkarlar. Tarihsel olarak Brahma (yaratan), Vişnu (koruyan) ve Şiva (mahveden) önem kazandı. Brahm, uyuyan Vişnu’nun karnından çıkan nilüferde ortaya çıkıyor. Brahma daha sonra 4.32 milyar yılda evreni yaratıyor. Şiva evreni yok ediyor ve döngü böyle devam ediyor.

2) Titanlar


Eski yunan şairleri çeşitli kozmogoniler öne sürdü. Bunlardan en iyi korunmuş olanı Hesiod’un Teogoni’si. Teogoniye göre ilksel kaostan Gaia (toprak ana)’nın da içinde bulunduğu en eski ilahi güçler çıktı. Gaia gökyüzü Uranüs’ü kendini sarması için yarattı. Hekatonşir (50 kafalı, 100 elli canavar), Cyclopes gibi bir çok yaratıktan oluşan bir ekip kurdular. Sonrada Titanlar meydana geldi. Uranüs kendi çocuklarından nefret ederek onları Tartarus’a hapsetti. Öfkelenen Gaia devasa bir orak yapıp en küçük oğlu Kronus’a verdi. Uranüs Gaia ile ilişkiye girmek için geldiğinde Kronus belirdi ve babasının cinsel organlarını kesti. Uranüs’ün cinsel organlarının yayıldığı yerlerden canavarlar ve devler çıktı. Testislerinin yayılmasıyla meydana gelen deniz köpüğünden tanrıça Afrodit doğdu. Daha sonra, Kronus, Zeus ve Olimpiyanlar’dan oluşan ikinci nesil tanrılara babalık etti

1) Musevi-Hıristiyan ve İslam İnançlarının doğuşu


Yahudi Torah ve Hıristiyan İncil’in ilk kitabı olan Cenesis/Genesis iki yaratılış hikayesi barındırır. Bunların ikisi de Musevi, Hıristiyan ve İslami inançlarda dünyanın yaratılışı olarak kabul edilir. İlkinde Tanrı “Işık olsun,” der, ışık meydana gelir. Altıncı günde Tanrı gökyüzünü, toprağı, bitkileri, ayı, güneşi, hayvanları ve insanları yaratır. Yedinci günde Tanrı dinlenir ve yarattıklarını düşünür.

İkinci hikayede Tanrı ilk insan Adem’i topraktan yaratır, cennete/bahçeye koyar ve yasak ağaçtan elma yememesini öğütler. Adem yalnızdır. Tanrı Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Konuşan bir yılan Havva’yı elmayı yemesi için ikna eder, Havva da Adem’i. Tanrı öğrendiğinde onları cennetten kovar ve ölümlü yapar.

Mitoloji Nedir?

Mitoloji kelimesi, yunanca mythos ( masal - hikaye ) ve logos ( söz ) kelimesinden yapılmıştır. Mitoloji; çok ski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların, kahramanların, devlerin ve perilerin hayat ve bahseden hikayelerdir.

Her toplumun kendine özgü bir mitoloji maceraları vardır. Ve temsil ettiği topluluğun aynası gibidir. Mitolojiler toplumdan topluma farklılık gösterdiği gibi ortak yanlarda çok bulunmaktadır. Mitolojide geçen öykülerin hepsi hayal ürünü değildir. Birçok mitolojide geçen tufan olayı, yapılan kazı ve araştırmalar sonuçu gerçek olduğu ispatlanmıştır.

Mitolojilerin en güzeli olarak olarak kabul edilen klasik mitoloji ( Greek mitoloji ) deki öykülerin tamamına yakın bir bölümü ya Anadolu da geçmektedir, yada anadolu ile ilintilidir.

Mitoloji Tanımı İçin Söylenenler:

Carl Gustave Jung’a göre, “Kendi içsel görümüze göre ne olduğumuz ancak mitos aracılığıyla ifade edilebilir. Mitos bilimden daha bireyseldir ve yaşamı ondan daha kesin biçimde ifade eder

Murry Hope’ye göre, Gerçekte tüm mitler gerçeğin bir parçasını içerirler. Kimi yetkelerin salt mitolojisi saydığı Oera Linda Kitabı, Tufan öncesi ve sonrasındaki kadim Frisya halklarının tarihini aktarmaktadır. (Atlantis Efsane mi Yoksa Gerçek mi? sf. 38,39)

Brockhaus adlı Alman ansiklopedisine göre, “Tarihde adı geçmeyen, artık unutulmuş büyük kahramanlara ait efsaneler, mitolojinin kadrosuna girer" (Prof. Dr. B. Ögel. Türk Mitolojisi Cilt 1. sf. 5 ).

E. A. Gardner’e göre, Mitoloji, ”Tabiat varlıkları ile olaylarına, kişilik verme sureti ile anlatma şeklidir (Prof. Dr. B. Ögel. Türk Mitolojisi Cilt 1. sf. 5 ).

Prof. Dr. B. Ögel’e göre, “Efsanelerin kendilerine Mythus veya Mythe denir. Mitoloji ise bu efsaneleri inceleyen bir ilim koludur. Mitoloji araştırmaları, din tarihi incelemeleri ile de yakından ilgilidir. Fakat mitoloji, yalnızca bir din tarihi de değildir.

Mitoloji, insanlığın ruh aleminin sembollerle ifade edilmiş bir aynasıdır. (Prof. Dr. B. Ögel. Türk Mitolojisi Cilt 1. sf. 5,6 ve19)

Ayça Akgüner’e göre Mitoloji, “Efsane Bilimi”dir. Yani ilkel insanların ve insanüstü varlıkların başından geçen masalsı olayların incelenip anlatılmasıdır. Eski çağlarda yaşamış olan insanların doğa olaylarına, sosyal ilişkilerine, dini inançlarına bakış açılarının yorumlanmasıdır. Her ulusun, her ülkenin tarihi; çeşitli efsaneleri, destanları, kahramanlık öykülerini, inanç sistemini tanrılarını, insanlarını, masallarını, söylencelerini barındırır.”

Yukarıdaki alıntılarda mitolojinin ne olduğu çok iyi bir şekilde ifade edilmiştir. Çünkü mitoloji, doğa üzerine işlenmiş olan prototipler’in (İlk Örnekler) harici kısmının hayâllerde canlandırılarak (veya onları canlı görerek) anlatılma şeklidir. Bir başka deyişle, kadim inisiyecilerin trans halindeyken doğa üzerinde gördükleri resim ve şekilleri, doğa üstü olaylarla süsleyerek anlattıkları hikayelere mitoloji adı verilmiştir.

Ben Geldim!

Paylaşmak istediğim şeyler var diyenlerdenim ben de!Eee ne diyelim bana koca bir "Hoşgeldin " o zaman :)